Friday, October 31, 2008

Baga mi didin?

Ray

Faster pussycat kill kill

2001 A Space Odyssey

Girl on a motorcycle


Bundan boyle daha önce verdigimiz film yorumlarindan ayri olarak ara ara film afislerine yer verecegim. Kimini izlemis, kiminin konusunu sevmis, kiminin afisini sevmis, kimine gulmus olarak boyle bir seriye baslayalim istedim.

Bir insanlik ayibi vol 4

Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez’in tahliyesi AKP’li kadın milletvekillerini harekete geçirdi. AKP’li Fatma Şahin ve 16 kadın milletvekilinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan yasa teklifiyle, Türk Ceza Kanunu’nun cinsel taciz suçlarını düzenleyen 105. maddesi yeniden düzenleniyor


ANKARA - 14 yaşındaki B.Ç.’ye ‘cinsel istismarda bulunduğu’ suçlamasıyla tutuklanan ve hakkında Bursa 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 25 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez’in tahliyesi AKP’de kadın milletvekillerini harekete geçirdi. AKP’li Fatma Şahin’in imzasıyla 17 Temmuz’da hazırlanan yasa teklifi, Üzmez’in tahliyesinin ardından TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Teklif, TCK’nın cinsel suçları düzenleyen 105’inci maddesinde değişiklik öngörüyor.

6 AYDAN 4 YILA KADAR HAPİS CEZASI
Şahin ve arkadaşlarının imzasını taşıyan yasa teklifi şu düzenlemeleri getiriyor:
-Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında 3 aydan 2 yıla kadar olan hapis cezası istemi, 6 aydan 4 yıla kadar çıkarılıyor;
-Bu fiiller, hiyerarşi veya hizmet ilişkisinden kaynaklanan nüfuzu kötüye kullanılmak suretiyle ya da işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlediği takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artabilecek;
-Bu fiil nedeniyle mağdur kişi, işi terk etmek, okuldan, ailesinden ve eşinden ayrılmak mecburiyetinde kalmış ise verilecek ceza 1 yıldan 2 yıla çıkarılıyor;
-Cinsel amaçlı taciz eylemi birden çok kez tekrarlanmış ise ve mağdurun fiziksel ve ruh sağlığı tahribat olmuşsa ceza üst sınırdan verilecek;
-Cinsel amaçlı taciz eyleminde bulunan kişi, daha önce de bu suçtan ceza almışsa, verilecek ceza 4 yıldan az olamayacak;
-Bu tür suçları toplu olarak işleyenler ise 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasına çarpıtılacaklar.

SON GÜNLERDE ARTAN CİNSEL SUÇLAR HATIRLATILDI Yasa teklifinin gerekçesinde son günlerde artan cinsel saldırılara dikkat çekilerek, cinsel şiddet, istismar ve buna bağlı olarak cinsel suçların her geçen gün arttığına vurgu yapıldı. Gerekçede, TCK’nın cinsel taciz suçunun şikayete bağlı suç kapsamında olduğu, cezaların çok düşük tutulduğu ifade edilerek, "Cezaların bu haliyle cinsel taciz suçu için caydırıcı olmadığı açıktır" denildi.

KADIN, TEŞVİK ETMEKTEN SUÇLANIYOR
Çağdaş dünyada cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar içın çok ağır cezaların verildiği vurgusu yapılan gerekçede, Yunanistan da örnek gösterildi.
Gerekçede şu görüşlere yer verildi:
“Türkiye’de çoğu kez mağdur durumdaki kadınlar, cinsel taciz eylemine teşvik etmekten dolayı suçlanmaktadır. Bu nedenle mağdur kadınlar çoğu zaman, hem korktukları, hem çekindikleri, hem de toplumdan dışlanma kaygısı taşıdıkları için şikayetçi olmak yerine sineye çekmeyi tercih etmektedirler. Kadınların toplumsal hayatın dışına itilmediği çağdaş bir toplum için, bu ayıp hak ettiği şekilde mutlaka cezalandırılmalıdır.(anka)

Kaynak Radikal.

Bir insanlik ayibi vol 3

İSTANBUL - Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez’in cinsel istismarına maruz kaldığı belirtilen 14 yaşındaki B.Ç.’nin ‘beden ve ruh sağlığıyla’ ilgili Adli Tıp raporunda hem davanın seyri hem de küçük kızın bu süreçte nasıl bir ruh halinde olduğu ayrıntılarıyla anlatılıyor. 19 sayfalık raporda olayın gelişimi ve küçük kızın yaşadığı travma ayrıntılarıyla anlatıldıktan sonra ‘B.Ç.’nin ruh ve beden sağlığının bozulmadığı’ öne sürülüyor.

Telefona takılan sözler

Tartışma yaratan raporda dosyanın kısa gelişimi şöyle özetleniyor:
Rapora göre, olay anne Livaze Ç.’nin yaşı küçük çocukları erkeklere pazarladığı, eşinin de kendisine yardım ettiği yönündeki bir ihbar üzerine başlatılan soruşturmayla ortaya çıktı. Polis her ikisinin de cep telefonunu izlemeye aldı. Bir konuşmada arayan Hüseyin Üzmez’di. Anneye küçük B.’yi sordu ve “Hasta” cevabını alınca, “İnşallah aybaşı hali değildir” diye sordu. Sonra da telefona küçük kızı alıp şöyle dedi: “Kan, adet halinde misin. Bugün gelecektim, öyle hasta olduğuna göre niye geleyim oraya kadar. ... Hele iyileş de öbür hafta şey ederiz.”

Bu telefondan sonra polis aileyi ve Üzmez’i takibe aldı. Üzmez 24 Nisan’da kız ve annesiyle birlikte Mudanya’da Hasanbey Mahallesi’nde bir eve geldi. Anne 10 - 15 dakika sonra evden çıktı. Üzmez’le küçük kız evde yalnız kaldı. Daha sonra çay bahçesine gidildi. Polis burada ortaya çıktı ve anneyle Üzmez’i yakaladı. Bu sırada küçük kız görevlilere Üzmez’in zorlamasıyla cinsel ilişki olduğunu söyledi.

‘Bakire, fiili livata yok’

Soruşturma sürerken gelen raporda, herhangi bir darp cebir izi bulunmadığı, fiili livata bulgusuna rastlanmadığı ve mağdurenin bakire olduğu belirtildi.
Bu arada küçük kızın ifadelerinde olayın ne kadar vahim olduğu daha net anlaşılıyordu. Üzmez’in dedesinin arkadaşı olduğunu, ailesine para yardımında bulunduğunu, kış mevsiminde annesiyle Üzmez’in İstanbul’daki evine gittiklerinde Üzmez’in annesine para çekme kartını verdiğini annesinin para çektiğini anlattı. B.’nin anlatımına göre, Üzmez daha önce başka bir kızı sapıkların elinden kurtardığını söyledi ve B.Ç.’yi ikna etmek için “Benim yaptıklarım sana örnek olsun, ders olsun. Sana bundan sonra kötü birşey yapmasınlar” dedi. Küçük kız bu durumu annesine söylemesine karşın, annesinin Üzmez’in kendilerine Mudanya’da ev tutacağını, kendilerinin rahata kavuşacağını söyledi.

Annesi küçük kızdan sabırlı olmasını istedi. Küçük kız Mudanya’da uğradığı bir tacizde de Üzmez’in gögüslerini ellediğini, alt tarafındaki çamaşırları çıkardığını, kendisine dokunduğunu ve yaşlı adamdan bir sıvı geldiğini anlattı. Savcılıkta verdiği ifadesinde Üzmez’den şikâyetçi olduğu ve uzlaşmak istemediğini de söyledi.
Anne Livaze Ç. ise ifadesinde Üzmez’le cinsel ilişkisi olduğunu, kızının durumunu Üzmez’e sorduğunda adamın bunu reddettiğini söyledi. Anne tüyler ürperten ifadesinde, Üzmez’in kızıyla olduğu zaman erkekliği uyanmadığı için kızına zarar vermeyeceğini düşündüğünü anlattı.
Soruşturma kapsamında tutuklanan Üzmez de ifadesinde, aileye maddi yardımda bulunduğunu kabul etti. Olay günü Mudanya’daki evinde yaşananların doğru olabileceğini söyleyen Üzmez, bunların küçük kızın rızasıyla yaşandığını öne sürdü. Kıza dokunduğunu ancak cinsel birleşmenin olmadığını belirten Üzmez, çamaşırlarını kızın kendisinin çıkardığını iddia etti. Ve dahası Üzmez, kendisini kıza annenin yönlendirdiğini ve kızla evlenmeyi düşündüğü için söz konusu eylemleri gerçekleştirdiğini söyledi.


‘Sessizce ağlıyor...’ Soruşturma sürerken, B.Ç., Sosyal Hizlerler Çocuk Esirgeme Kurumu’na yerleştirilmesine karar verildi. Daha sonra da kızın maruz kaldığı zincirleme cinsel saldırı suçu sonrasında beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığı yönünde rapor alınması için Uludağ Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanlığı’na sevk edildi. Ana bilim dalında görevli Hüseyin Uslu ve Yeşim Taneli’yle bir görüşme yaptı. Bu görüşmede yaşadığı tacizi anlattı.

“Polislerin gelmesi iyi mi oldu, kötü mü” sorusuna bir süre cevap vermedi. Sonra “Kötü oldu, ailemden ayrıldım” dedi. Doktorlar muameye sonunda, “.. yurdun zorluğu ve aile özlemiyle ilgili temalar mevcut, intihar düşüncesinin olduğu, hasta huzursuz, üzgün görünümde, gözleri kızarık, tarihi söylerken zorlanıyor..”
Haziran ayındaki görüşmeyle ilgili bulgularsa şöyleydi: “.. Sessizce, gözyaşı dökmeden ağlıyor.. ‘Bunları anlatmaktan sıkıldım, çok ifade verdim’... ‘Sıkıldım ne demek’ diye sorulduğunda ‘Annemi göremiyorum..’ diyor. Ağlıyor, yere bakıyor, kâğıt mendil elinde paramparça top olmuş durumda. .. Her gün ağlıyorum, genelde akşam olduğunda odamda ağlıyorum.. ‘Şikâyetçi misin’ diye sorulduğunda, ‘Değilim, şikâyetçi olursam annem de çıkmaz belki diye düşünüyorum’ diyor.”

Görüşme sırasında kıza ‘Sen hâkim olsan nasıl karar verirsin’ diye sorulunca da şu yanıtı veriyor: “‘Kızı çıkarttırırım yurttan, sıkılıyor, orada rahat değil. Anneyi de çıkartırım, suçlu, suçsuz. Hiçbir kızın annesinden ayrılmaması gerektiğini düşünüyorum. .. Adamın cezasını veririm... Altı ya da yedi yıl. Sekiz yıl verirdim. Hem iki aileden uzak tutması hem de bir kendi cezası diye..”

‘İnkâr’ böyle başlıyor

B.Ç, görüşmelerde ‘annesinin kendisi yüzünden tutuklandığını’ söylüyor. Yazdığı bir yazı: “Bu olayın olmadığına eminim. Çünkü yalan söylemek zorunda kaldım. Annemi de Üzmez’i de ben hapse attım. Böyle bir şey olmadı...” Küçük kızın durumuyla ilgili değerlendirme ise şöyle: “Patalojik düzeyde anksiyete ve depresyon, ailesinden ayrılmış olmaktan dolayı üzgün olduğu, aile bütünlüğünün sürdürülememesinden kendisini sorumlu tuttuğu, annesini özlediği.. bu durumda kendisinde var olan patalojik düzeydeki anksiyete ve depresyonun hangi olayla bağlantılı olduğunun kesin olarak belirtilemeyeceği, ifadesini aile bütünlüğünün tekrar sağlanabilmesi için değiştirmiş olmasının ihtimal dahilinde olduğu..”

Ve sonuç
Kurumun 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu 19 Eylül’de muayene kaydı hazırdı ve lise bir öğrencisi beden ve ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede patalojik araz tespit edilemediğini’ belirtti. Uludağ Üniversitesi’nin raporu ve soruşturma sırasında verilen ifadeler bir arada değerlendirildi.
Sonuç olan Adli Tıp’tan şu karar çıktı:
“B.Ç.’nin kurulumuzca 19 Eylül’de yapılan muayenesinde mağduresi bulunduğu olaydan kaynaklanmış beden ve ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede patalojik araz tespit edilmediği, Uludağ Üniversitesi’nin 19 Haziran’da düzenlenmiş raporunda ‘hangi olaya bağlı olduğu kesin olarak belirtilemeyeceği bildirilen patolojik düzeydeki anksiyete ve depresyon olarak tarif edilen ruhsal durumunda kurulumuzun 19 Eylül’deki muayenesinde zail (yok olan) olduğundan B.Ç.’nin ruh ve beden sağlığının bozulmadığı oy birliği ile mütalaa olunur.” (Radikal)

Olağan şüpheliler Üzmez’in nefsi ve şeytan 26 Nisan: Hüseyin Üzmez ‘cinsel istismar’la, 14 yaşındaki mağdur B.Ç.’nin annesi de ‘kızını bu ilişkiye zorlamak suçundan tutuklandı. B.Ç koruma altına alındı. 14 yaşındaki B.Ç., Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği’nde alınan ifadesinde hem elle hem de oral yolla tacize uğradığını anlattı. Operasyonun Üzmez ile anne L.Ç arasındaki telefon görüşmelerine dayandığı öğrenildi.
Beş ay sonra, 17 Eylül: Bursa 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk duruşma görüldü. B.Ç ile babası önceki ifadelerini çekip Üzmez’den şikâyetçi olmadıklarını söyledi. Mahkeme Adli Tıp raporu istedi.
Altı ay sonra, 28 Ekim: Beklenen Adli Tıp Raporu, 22 Eylül’de bitti, ikinci duruşmadan bir gün önce mahkemeye yetişti. Üzmez ve mağdurun annesi L.Ç. altı ay sonunda da tahliye oldu. Üzmez hapishane çıkışı, “Hapiste sanki Hac’da gibi yaşadım. Aile ile aynı samimiyette görüşmeye devam edeceğim. Benim düşmanım şeytan, düşmanım nefsim. En çok kendi nefsime ve şeytana kırgınım” dedi.

Adli Tıpçılar: Rapor eksik, en önemli bulgu atlanmış
İSTANBUL - Adli Tıpçılardan ‘Küçük yaştaki kıza cinsel istismar’ suçundan tutuklanan Vakit yazarı Hüseyin Üzmez’i serbest bırakan rapora itiraz yağdı:
‘Taciz kızın beden ve ruh sağlığını bozmamış’ diyen raporda çocuk psikiyatristinin imzası yok, muayene Adli Tıp uzmanları tarafından psikolojik testlerle desteklenmemiş, sağlıklı sonuç için rapor olayın üzerinden altı ay geçtikten sonra hazırlanmalıydı.

‘Vücudu sevmiyorum’ diyor...

Eski Adli Tıp Kurumu Başkanı Oğuz Polat: Rapor eksik ve yetersiz. Raporu veren kurul, benim başkanlığım döneminde sadece çocuk olgularına bakmak için kuruldu. Çocuktaki ruhsal travma dediğimiz zaman bir erken, bir geç dönem travmalara bakıyoruz. Bazı olgularda ilk dönemde gözükmememsine karşın daha sonra da travma ortaya çıkabiliyor. O yüzden de olayın üzerinden en az altı ay geçmeden kesin bir şey söylememek gerekiyor. Bu bilimsel bir kural.
(Radorda) Ne psikolojik rapor sonuçları, ne psikolojik testleriniz var. Çocuk pskiyatristi yok, pedagog, psikolog yok. Bunların yapması gereken psikolojik testler yok. Rapor yazarken de bazı şeyleri atlıyorsunuz. Bizim cinsel istismara uğramış çocuklarda en sık rastladığımız bulgulardan biririni söylüyor çocuk. ‘Vücudumu sevmiyorum’ diyor. Kendisini suçlamak söz konusu. Travma içinde olduğunu gösteren bundan daha açık bulguya ihtiyacınız yok. Rapordaki gibi bu tip muayene sonuçları muhakkak testlerle desteklenmeli. İyi niyetli konuşacak olursak eksik ve yetersiz bir rapor.

Mahkeme ortamında ‘muayene’!
İ.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Şebnem Korur Fincancı: Raporu hazırlayan kurulda çocuk psikiyatristinin olmaması çok ciddi bir sorun. Çocuğa uygun muayene ortamı ve ona uygun testler gerekiyor. Dolayısıyla bu değerlendirme tabii ki eksik. Her ne kadar o kuruldaki psikiyatri uzmanı erişkin ve çocuk psikiyatrisi ayrılmadan önce uzmanlığını almış olsa ve mevzuata göre her ikisini de yapabilir durumda olsa da, etik olarak yapmaması gerekir. Muayene ortamının uygun olmadığını zaten biliyoruz. Orası bir kurul. Bütünü hekimlerin birarada oturduğu bir yerde sanki mahkemeye çıkmış gibi gözleniyor. Çocuğun anksiyetesi istismardan mı aileden ayrı kalmasından mı diye tartışılıyor ama anksiyete oraya girmekten bile kaynaklanmış olabilir. Cinsel istismara maruz kalan çocuklarda, cinsel davranış bozuklukları, yaşına uygun olmayan cinsel bilgiler ve yaşına uygun olmayan cinsel davranışlar olur. Bunlar da ancak gözlemlerle, muayene sırasında oyun yöntemleriyle değerlendirilebilecek şeylerdir. Bu raporun yeterli olduğunu söyleyebilmek doğru değil, tıp biriminin ilkelerine uygun olmayan bir rapor.”

Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Peykan Gökalp: Böyle bir tecavüz ya da istismar durumunda ruh ve beden sağlığının bozulmamış olması çok zordur. Tecavüz ve istismar, erişkin yaşta da travmadır. Çocukluk çağında ise o yıllarda da ilerde de kişilikleri üstünde birtakım etkiler yapacak travma yaratır. Dolayısıyla böyle bir durum karşısında ‘Kesinlikle bozmamıştır’ diye bir karar vermek çok zordur.
Kaynak Radikal.

Bir insanlik ayibi vol 2




14 yaşındaki kıza cinsel istismarda bulunmakla yargılanan Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez'i tahliye ettiren Adli Tıp Kurumu raporu 3 günde hazırlanmışBURSA - Mudanya ilçesinde 14 yaşındaki B.Ç.'ye ‘cinsel istismarda bulunduğu’ suçlamasıyla tutuklanan ve hakkında Bursa 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde 25 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Vakit Gazetesi yazarı 76 yaşındaki Hüseyin Üzmez'in tahliyesini sağlayan Adli Tıp Kurumu raporu 3 günde hazırlanmış.

JET HIZI

İlk duruşması 17 Eylül günü yapılan davanın mağduru B.Ç.'nin İstanbul Adli Tıp Kurumu 6'ncı İhtisas Kurumu tarafından verilen toplam 18 sayfalık raporda, Hüseyin Üzmez tarafından ‘cinsel istismara uğradığı’ ileri sürülen 14 yaşındaki B.Ç.'nin muayene kaydı, olayın meydana geliş tarzı, tarafların ifadeleri, olay esnası ve sonrası tutum ve davranışların değerlendirildiği kaydedildi. Adli Tıp Kurumu Başkanı Uz. Dr. Keramettin Kurt ile 6'ncı İhtisas Kurulu Başkanı Ruh Sağlığı Hastalıkları Uzmanı Dr. Yalçın Ergezer, üyeler Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Seyfettin Uludağ, Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Özkara, Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Gülgün Engin ile Adli Tıp Uzmanları Dr. Yasemin Çakmak ve Dr. Gökhan Eriş'in imzalarını taşıyan raporun jet hızıyla hazırlandığı ortaya çıktı. Bursa 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde 17 Eylül'de yapılan ilk duruşmanın ardından İstanbul Adli Tıp Kurumu'na sevk edilen B.Ç., 19 Eylül günü muayeneye alındı ve 22 Eylül günü de Adli Tıp Kurumu raporu hazırlanıp imzalandı. Adli Tıp Kurumu böylece B.Ç. ‘ruh ve beden sağlığının bozulmadığına’ 3 gün içinde karar verdi.

ÜNİVERSİTENİN RAPORUYLA ÇELİŞİYOR

İstabul Adli Tıp Kurumu'nun raporunda, B.Ç. için Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı'nda 18 Temmuz 2008 tarihinde düzenlenen raporda yer alan ‘Patolojik düzeydeki anksiete ve depresyon olarak tarih edilen ruhsal bulguların’ 19 Eylül günü yapılan muayanede görülmediği vurgulandı. Hüseyin Üzmez'in tahliyesini sağlayan İstanbul Adli Tıp Kurumu'nca hazırlanan raporun sonuç bölümünde şöyle denildi: “Yukarıdaki tıbbi belgeler ile adli tahkikat dosyasında belirlenen ve adli psikiyatriyi ilgilendiren hususların değerlendirilmesinden; 2008 Ocak-Şubat ayları ile 25.04.2008 günü mağduresi bulunduğu (beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde zincirleme şekilde çocuğa karşı cinsel saldırı ve bu suça iştirak) suçlarından dolayı sanıklar Hüseyin Üzmez ve Livaze Çeliker hakkında açılan kamu davası nedeniyle TCK'nun 103/6 maddesi ve kapsamında beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığı sorulan B.Ç.'nin kurulumuzca 19.09.2008 tarihinde yapılan muayenesinde mağduresi bulunduğu olaydan kaynaklanmış beden ve ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede patolojik araz tesbit edilemediği, dava dosyasının tetkikinde kişi hakkında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı'nca düzenlenmiş 18.07.2008 tarihli raporda tespit edildiği bildirilen ve 'Hangi olaya bağlı olduğu kesin olarak belirtilemeyeceği' bildirilen patolojik düzeydeki anksiete ve depresyon olarak tarif edilen ruhsal bulguların Kurulumuzun 19.09.2008 tarihli muayenesinde zail olduğunun anlaşıldığı, bu duruma göre; Bekir kızı 1994 doğumlu B.Ç.'nin 2008 Ocak-Şubat ayları ile 25.04.2008 günü mağduresi bulunduğu olay sonucunda beden sağlığının bozulmadığı oy birliği ile mütalaa olunur.” (dha)

Kaynak.

Bir insanlik ayibi vol 1

Bursa'nın Mudanya ilçesinde 14 yaşındaki kız çocuğuna cinsel taciz iddiasıyla yargılandığı davada tahliye olan Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez, Fox Tv kanalında canlı yayına çıkarak hakkındaki iddiaları yalanladı. Kendisine soru sormaya çalışan spikere oldukça ağır sözler sarfetti.Üzmez ile spiker Nazlı Tolga arasında canlı yayında yaşanan diyalog şöyle gelişti:

SPİKER:Sayın Üzmez, küçük yaşta bir kıza cinsel istismar suçlamasıyla tutuklandınız. Aile önce sizi suçladı, sonra şikayetini geri aldı ve bugün serbest kaldınız. Ancak dava hala devam ediyor. Bir de sizden dinleyebilirmiyiz efendim,

ÜZMEZ: Ne dinleyeceksiniz.

SPİKER:Neden gözaltına alındınız? Neden tutuklandınız? 6 aydır cezaevindesiniz. İddialar var, ifadelerde değişiklikler var.

ÜZMEZ:Ben size sorayım eğer dediniğiniz gibi olsaydı ben çıkmazdım. Son dilekçem de de dedim ki ben şimdi beraat istemiyorum. Sizin işiniz Bektaşi'nin işine döndü. Bektaş-i Kuran-ı Kerim'de içkili vaziyette Kuran'a yaklaşmayın ayetinin öbür tarafını okumuyor namaza yaklaşmayın, bunu Kuran yazıyor diyor. Sizin ki Bektaş-i hesabı doğruyu istiyormusunuz. doğruyu istiyorsanız doğruyu söyleyeyim.

SPİKER:Biz size soruyoruz efendim sizin hakkınızda bir suçlama sözkonusuydu. Dava açıldı. Siz tutuklandınız bunlar yaşandı. 6 aydır cezaevindesiniz biz de size sizin ağzınızdan sizin doğrular gerçekler dediklerinizi dinlemek istiyoruz.

ÜZMEZ:Cezaevinde değilim şu anda bir iskelenin üstünde kahvehanede oturuyorum.Eğer dedikleriniz olsaydı cezaevinde oturuyor olurduk. Şimdi memleketin bir çok şerefli ordu komutanlığı yapmış insanları hepsi milletin şerefini omuzunda taşımış göğsünde taşımış o insanlar suçlu vaziyette cezaevlerinde yatıyorlar. Böyle şeyler olduğu sürece bu ülkede gerginlik azalır mı? Lütfen işi kendiniz kurcalamayın, yargıya güvenin yargıya bırakın yargıda olan bir şey hakkında söz söylemeyin suçtur.

SPİKER: Efendim, bizim kurcaladığımız bir şey yok aile şikayette bulundu. Siz de tutuklandınız. Son anda ifadeler değişti. Neler değişti?

ÜZMEZ:Hayır yalan benim hakkımda kimse şikayette bulunmadı.

SPİKER:Kimse sizin hakkınızda şikayette bulunmadı mı?

ÜZMEZ:Hayır, hayır bunların hepsi yalan.

SPİKER:O zaman neden siz tutuklandınız ve 6 ay cezaevinde kaldınız?

ÜZMEZ: Bir takım şeyler olmuş. O kadıncağıza iftira mı edilmiş...Doğrumudur yanlış mıdır ben onu bilmiyorum kardeşim. Hep oraya bakıyorsunuz. Hiç mi ben boynumu oynatmayacağım yahu cendereye sokmayın bizi.

SPİKER: Sayın Üzmez, 14 yaşındaki kızın ifadeleri var, annesinin ifadeleri var sonra bu ifadeler son anda değişiyor. Siz bunlara yalan mı diyorsunuz?

ÜZMEZ: Hayır, değişme diye bir şey yok...Kız Hüseyin Abi'nin, Hüseyin Amca'nın eli dahi değmedi bana diyor. Ben kızı sadece gittiğim zaman gördüm.

SPİKER:Sayın üzmez bunlar ifadeler değiştikten sonraki boyutu. Bu ifadeler niye değişti efendim. Öncesinde neden bunlar yaşandı siz neden 6 aydır tutuklusunuz?

ÜZMEZ: İfadelerin değişmesi diye bir şey yoktur ortada. Gerçekler ortaya çıkmıştır. İfadelerin değişmediği için Allah'a şükrediyorum. Kızı hemen gözaltına aldılar. Kız hemen resmi bir kurumda gözetim altına alındı. Böyle olunca kimse ona gidip 'Şunu de bunu de' diyemedi. Düşmanlarımızın önündeki set kapandı. Onun için ifade değiştirme diye bir şey yok. Şikâyet diye de bir şey yok.

SPİKER:Anladığım kadarıyla bir komplodan bahsediyorsunuz daha önce de bunu söylemiştiniz size bir komplo yapıldığını. Kim size neden komplo yapmak istiyor?

ÜZMEZ: Hz.Peygamber diyor ki 'Şöhret bir afettir. Şöhretli insanlar her zaman bir tehdit altındadır.' Siz duymadınız mı İstanbul'da Karaköy rıhtımında bir SAS komandosu bir binbaşı bir serseri tarfından bıçaklandı ve öldürüldü siz bunu bilmiyor musunuz?

SPİKER:Efendim bunun bizim konumuzla hiçbir alakası yok. Biz şu anda devam eden dava hakkında konuşuyoruz.

ÜZMEZ:Devam eden dava hakkında konuşmak bir suçtur, suç işliyorsunuz şu anda, ben sizi ikaz ediyorum.

SPİKER:Avukatınız sizin kulağınıza birşeyler söylüyor, bunu görüyoruz. Biz davanın gidişatını etkilemek için bir şey söylemiyoruz. Biz bir yorum da yapmıyoruz. Size soru soruyoruz.

ÜZMEZ; Ne sorusu soruyorsunuz? Siz yargıç mısınız Siz savcı mısınız? Kimsiniz siz hem de sesinizi ayarlayın. Nezaketli olun.Size cevap vermek zorunda değilim. Aklınızı başınıza toplayın. Sözümü kesmeyin benim. Ben keserim yoksa..

SPİKER: Hüseyin Üzmez, biz size söz hakkı verdik zaten bu yüzden yayındasınız.

ÜZMEZ: Aman ne büyük lütufta bulunmuşsunuz, bana söz hakkı vermişsiniz.

SPİKER:Efendim lütfen sakin olun sizinle konuşmaya devam edelim. Bizim amacımız sizinle tartışmak değil.

ÜZMEZ; Tartışamazsınız ki zaten tartışamazsınız. Çünkü gerçekleri söylemiyorsunuz.

SPİKER:Biz burda sadece soru soruyoruz. Başka bir iddiamız olamaz. Gazetecilik görevimizi yerine getiriyoruz habercilik yapmaya çalışıyoruz.

ÜZMEZ:İhbarda bulunuyorum. Suç duyurusunda bulunuyorum. Yarın bir savcı yakanıza yapışırsa size kimse arka çıkmayacaktır.Göreceksiniz suç işleyeceksniz bir de sesinizi ayarlayın. Siz savcı değilsiniz.

Ben sizin hiçbir şeyinize inanmıyorum. Tamamen yalan üzerine bina ediyorsunuz, doğruyu dinlemeye de sabrınız yok.

SPİKER:Lütfen olayı kişisel bir tartışmaya dönüştürmeyelim. Siz bizim sorularımızı yanıtlamak için yayına çıkmadınız mı? Efendim biz hiçbir şey söymlemiyoruz ki savcının hazırladığı iddianame hakkında konuşuyoruz.

SPİKER:İfadeler hakkında konuşamazsınız, dava hakkında konuşamazsınız.

ÜZMEZ:Bugün bir şey söyledim. Sayın Reis-i Cumhur yasal haklarına dayanarak beni affetse ben kabul etmem. Afla çıkmam benim için güya kanun değiştiriyormuş iktidar. Böyle bir kanun değişikliğiyle ben yine çıkmam. Çünkü ben suçsuzum ben beraat edeceğim. Ben Türkiye de hakimler olduğuna inanıyorum Türkiye nin yargısı var savcısı var polisi var bilmem nesi var siz kimsiniz de bir gazete titri ile ortaya çıkmışsınız. Ortada konuşup duruyorsuz kendinizde hak buluyorsunuz. Suç işliyorsunuz, Sizi ikrar edilyorum ve suç duyurusunda bulunuyorum. Sizi uyarıyorum. Biz allahtan başka kimseden korkmayız korku hissinin de ne olduğunu ben çocukluğumdan beri bilirim. Ona göre bana bu şekilde muamele edemezsiniz. Eğer yüreğiniz varsa bir televizyonda açık oturuma çıkarım konuşalım sizin gibilerin çoklarını yere serdim ben.

SPİKER:Hüseyin bey, Biz sizinle açık açık konuşmaya çalışıyoruz. Biz size sorduğumuz soruya cevap almaya çalışıyoruz. Benim size tek sorduğum soru ilk sorum olayı sizin ağzınızdan dinlemek istediğimizdi. Lütfen birde biz bize olayı anlatabilirmisiniz dedim.

ÜZMEZ: Ben o ifadeleri mahkemede verdim, mahkemede onu doğru bulduğu için beni tahliye etti. Ben ne zaman ki mahkum olursam eğer bu suçtan beraat etmezsem o zaman gelin, o zaman konuşalım dedim. Beratimi istiyorum dedim.Avukatınız varsa gönderin dosyaya baksın.

SPİKER: Sizin küçük kızla evlenmek istediğinizi söylemiştiniz. Sizin ifadelerinizde bunlar yeralıyordu. Bunlar doğru mu? Eğer doğru ise 14 yaşındaki kızla siz neden evlenmek istediniz?

ÜZMEZ: Bak burda da işi saptırıyorsunuz. Eğer bir kız reşit olmuşsa bizim inançlarımıza göre o kız evlenebilir.

Söylediğim budur Allahın emri de budur. Biz tabi ki İran da değiliz Arabistan da da değiliz. Türkiye Cumhuriyetindeyiz T.C vatandaşı olarak ta iftihar ediyoruz

SPİKER:14 yaşındaki bir kızın kendi isteğiyle evlenmesi söz konusu değil. Tabii ki TC yasalarına göre bunu karıştırmayalım.

ÜZMEZ: Efendim tekrar ediyorum. Ben sağırım ama siz benden de sağırsınız. Ben diyorum ki bizim inançlarımıza göre akılbali olan regl olan bir kız artık reşittir. İnancımıza göre böyledir. Biz Türkiye Cumhuriyetindeyiz.

Eğre demokrasiyse bu benim inanmadığım demokrasiyse demokrasi bu değil. Bu birtakım azınlığın çoğunluğa tahakkümü oluyor. Olamaz bu

SPİKER:Olamayan nedir efendim?

ÜZMEZ Olamaz dediğim şudur. Azınlık çoğunluğa tahakküm edemez zaten dremokrasinin en büyük tenkitlerinden birisidir bu. Demokrasi çoğunluğun diktatöryasıdır derler. Biz de tam tersi oluyor.

SPİKER:14 yaşındaki bir kız çocuğunun evlenmesine hukukumuzun izin vermiyor.

ÜZMEZ:Evet biz de ona riayet ediyoruz.

SPİKER:Siz 76 yaşındasınız ve 14 yaşındaki bir kız çocuğuyla evlenmek istiyorsunuz bu sizce doğru mudur?

ÜZMEZ:Ben inançlarıma göre konuşurum.Ben inancıma bakarım. Bana göre bir tek hakikat vardır Allah'ın kitabı Resullah'ın sünneti gerisi fasa fiso yalan ayaklarımın altında.

SPİKER:Yani siz T.C yasalarını tanımıyormusunuz?

ÜZMEZ:Tanıyorum elbette tanıyorum. Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyorum. Ama Türkiye Cumuriyeti benim inaçlarıma müdahale edemez. Laiklik bu değildir.Biz laikliğe de karşı değiliz. Biz sadece laikliğin Türkiye'deki uygulamasına karşıyız. Türkiye de laiklik dinsizlik şeklinde uygulanmıştır. İşte bu mesele bu kadar basit.Siz kiminle konuştuğunuzun farkında değilsiniz. Tabii inancıma göre evlenebilirim. Ama evlenmedim işte evlenmiyorum ne diyorsunuz. İlla beni yatağa koymak mı istiyorsunuz? Benim sağdıçım mı olacaksınız?

SPİKER: Olur mu Sayın Üzmez?

ÜZMEZ:Olmazsa öyle konuşma. Öyleyse evlenseydim evlenirdim kimse seni şikayet etmezdi.

SPİKER:Siz küçük kızla evlenmek istediğinizi söylemediniz mi?

ÜZMEZ: Hayır efendim. Hayır inancımıza göre evlenilebilir. Çünkü reşit dedim. O kadar yapmadık Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyoruz. Kanunları çiğnemeye niyetimiz yok. Ben sizi davet ediyorum sizin krallarınızı da davet ediyorum gelin bir tv de tartışalım.

SPİKER:Efendim zaten şu anda bir televizyonda canlı yayında tartışıyoruz.

ÜZMEZ: Sizinle tartışmam. Sizinle tartıştım. Sizin şeyinizi tarttım. Biliyorum sizde bir kere hitabet nezaketi bile yok. Siz nasıl konuştuğunuzun farkında değilsiniz. Benim karşımda savcı gibi hakim gibi konuşuyorsunuz. Buna sizin hakkınız yok.Yarın namuslu vazifesini bilen hepsi namusludur o namuslu insanlardan birsavcı kulağınıza yapışırsa kimse sizi kurtaramaz sizi ne televizyonunuz ne de bu kafanız kurtarır, ikaz ediyorum sizi ve suç duyurusunda bulunuyorum.

SPİKER:6 aydır neden cezaevindesiniz?

ÜZMEZ: Bunu avukatım söylesin. Ama ben şunu söyleyeyim.Bugün 6 ay cezaevinde bulunmak mesele değildir. Asıl mesele cezaevine girmemekdir. Oraya girmek mutlaka şerefsizlik demek değildir. Bazı yanlış uygulamalar vardır.Bu ülkeye hizmet etmiş insanların şerefini sırtlarında taşımış insanların cezaevinde yatmasını siz uygun buluyor musunuz? Ben uygun bulmuyorum.

SPİKER:Cezaevinden çıktığınız anda nefsime kırgınım dediniz neden?

ÜZMEZ:Öyle birşey dediğimi hatırlamıyorum ama nefsimle iftihar etmiyorum. Nefis insanı kötülüğe sürükleyen yaratılıştır insanın içinde kötülüğü gösteren bir meyildir. O meyilden hepimiz şikayetçiyiz. Allah bizi nefsimizin esaretinden kurtarsın. Nedir yani nefsinden şikayet etmekte mi yasak.

-HUKUKU BİRİNCİLİKLE BİTİRDİM-

Hüseyin Üzmez, Müslüm Gündüz ile ortaya çıkan görüntüleriyle ilgili olarak "Müslüm benim dostum Müslüm dünyanın en dürüst insanıdır en namuslu insanıdır siz ne zannediyorsunuz" dedi. Spikerin "Günah benim kime ne sözünden ne anlamamız gerekiyor buna bir açıklık getirebilirmisiniz" sorusuna ise "Onu sizin bana sormamanız lazım. Sizin bu konuda bilgisiz olduğunuz ortaya çıkıyor. Ben hukukçuyum. Hukuk fakültesini de birincilikle bitirdim. Biraz dikkatli konuşun benimle. Yani nedemek günah benim kime ne. Ben günah işleyeceğim günah tabiki benim olacak" diye konuştu.

Üzmez daha sonra stüdyoya telefonla bağlanan ilahiyatçı Arif Aslan'dan özür diledi. Daha sonra diyaog şu şekilde devam etti:

SPİKER:Sayın Üzmez konuya gelebilirmiyiz lütfen konuya gelebilirmiyiz?

ÜZMEZ:Lütfen kesme sözümü.

SPİKER:Sorularımıza cevap almak istiyoruz uzun süredir konuşuyorsunuz.

ÜZMEZ:Konuya geliyorum.Ben sanık değilim size cevap vermek zorunda değilim.Bir kardeşimle konuşuyorum

SPİKER:Biz gazeteciyiz biz haberciyiz size soru soruyoruz.

ÜZMEZ:Bırak bırak gazeteci filan dinlemiyorum ben vaktiyle gazeteci vuran adamım. Gazeteci vuran adamım.(İlahiyatçı Arif Aslan'ı kastederek) kardeşimden özür diliyorum ben onun elini bile öperim.

SPİKER:Sayın Üzmez az önce sözlerinizden Ahmet Emin Yalman'ı vurmakla övündüğünüzü anladım bu doğru mu

bununla övünüyor musunuz?

ÜZMEZ:Allah'tan korkun yahu hayatımın yarısı gitti bu yüzden gazeteci vurdum kaderi-ilahiye bakın ki ben de gazeteci oldum dedim bunda ne var.

SPİKER:Gurur duyarak söylediniz Sayın Üzmez, bunun için sordum bununla övünüyorsunuz

ÜZMEZ:Aman allahım ben sizin ruhları okuduğunuzu böyle insanın ruhuna girdiğinizi bilmiyordum. Ben size gerçekleri söylüyorum. (dha)

Thursday, October 30, 2008

Kanli Nigar






Yazan : Sadık Şendil

Yöneten : Kazım Akşar

Rol Dağılımı

Ünsal Coşar, Adviye Öztürk, Erkan Alpago, Mert Tanık, Filiz Yiğitbaşı, Mehtap Öztepe, Yavuz Köken, Ali Fuat Davutoğlu, Mehmet Ali Toklu, Simgem Baykara, Gülnur Korkmaz, Perran Vurdum, Emel Okutan, Seray Uygun, Pınar Gürkan, Gökçe Demiröz, Gülşah Tarım, Gülden Çelen, Sedat Yonar, Ali Şar, Ümit Kiremitçi, Fatih T. Saygılı

Orkestra

Ahmet Yaldız, Fethi Günçer, Adnan Yıldırım, Fuat Turan, Osman Kurtuluş, Şener Dirik, Umut Osman Gündüz


Kanli Nigar, tiyatroya ilgisiz yeni nesil icin oldukca onemli bir eser kanimca. Filminden sonra izlemek gercekten cok keyifli oldu. Son derece eglenceli, basarili ve hizli bir oyun. Oyunculuklar ust duzeyde. Laz fedaiyi canlandiran Mehmet Ali Toklu en iyi yardimci erkek oyuncu ödülünü almis. Nigar rolundeki Adviye hanim ise gercekten inanilmaz.
Oyunun bir diger artisi ise canli orkestra esliginde oynamalari. Orkestrada cok basarili. Eglenceli bir Ankara aksami arayan herkese önerilir...

Tshirt üzerine gomlek

Turiste farkli muamele yok...

Kafa rahat olacak bir kere

Ekonomik Kriz

Wednesday, October 29, 2008

Tisleyi Tocaman!

29 Ekim'de calisan insan modeli...

Bloglara sansur

Birkac gundur bloglara giremiyorduk, sebebi belli. Mahkeme tarafindan yasaklanmis. Hemde biri degil, butun bloglar. Adsl uygulamasi da kalksin bence. Hatta yahoo, google vs hersey kapansin. ne gerek var degil mi?

Gercekten tam bir komedi...

Thursday, October 23, 2008

Kavram kargasasi

Vali'nin görevleri


Rize Valisi Esen, kız lisesi önünde bekleyen gençleri, “Babanızı çağırtırım, canınızı yakarım. Senin bacına iki adam böyle baksa yakışık alır mı?” dedi.

Yorumsuz. Isteyene haberin linki burada.

Tuesday, October 21, 2008

Yeraltından Notlar




Fyodor Dostoyevski'nin yazdigi ve basroldeki Payidar Tüfekcioglu'nun sen insanmisin diye sordurdugu inanilmaz bir tek kislik performansin oldugu icsel oyun. Hani oyun dramatik ve fazlaca icsel oldugu icin gitmek istemeyen olabilir ama, Payidar Tüfekcioglu'nun oyununu her insanoglunun izlemesi gerekir diye dusunuyorum. Ayrica sahne tasarımı da gercekten cok basarili altini cizmemiz gerekir. Zaten asagida verilen ödülleri görebilirsiniz.


Oyun ile ilgili tek elestirim; arada rusca kelimeler, sarkilar geciyor. Bu bir uyarlama ve buna gerek olmadigini dusunuyorum. Pek ala baska sarkilar da kullanilabilirdi.

Sonuc olarak Istanbul devlet Tiyatrosuna bagli bu oyun turne icin su an dolasmakta. Kacirmamanizi ve esi dostu zorla goturmenizi tavsiye ediyorum...

11.AFİFE TİYATRO ÖDÜLLERİ
YERALTINDAN NOTLAR
YILIN EN BAŞARILI YÖNETMENİ-ÖZGÜR YALIM
YILIN EN BAŞARILI ERKEK OYUNCUSU-PAYİDAR TÜFEKÇİOĞLU

YILIN EN BAŞARILI SAHNE TASARIMCISI-ALİ CEM KÖROĞLU

Kacmak


Iş yogunlugu artiyor, kendine ayrilan vakit azaliyor, ekim nasil gececek, nasil bitecek, stress arzi endam etmekte... Sen ne guzeldin be Bodrum...

David Lynch izlenen gecenin üzerine görülen kabus denemesi...

Monday, October 20, 2008

TL

Halit Altindere'nin manidar eseri...

Bayramda ay tatili...




Friday, October 17, 2008

ishal...


Haydi hepberaber; "Yemin ediyorum ben bunu dusunmustum"....

Aksamdan kalma

Haftaici, adam arar; hadi aksama erkek gecesi. Ok, tamam sesleri, aksama tokusturulan raki bardaklari sesi. Tekirdag- yesil efe kavgasi, bol kebap, bol sarimsak, bol dedikodu, bol belden asagi, bol eski gunleri yad edis, ama az uyku...

Thursday, October 16, 2008

Yersen...

Arkadas arkadasin ..........

Homer'in donusu...

Wednesday, October 15, 2008

Post Modern Cevat Kelle denemesi...

Cevat Kelle



Ne guzel bir abimizidin sen tam techizatli kameraman Cevat Kelle...90 li yillarda Levent Kirca'nin hazirladigi Olacak O Kadar programinda yaratilan en guzel tiplemelerden biri. Sadece su resime bakmak bile insanin yuzunde bir tebessum olusmasina sebep oluyor.

"ben muhabiriniz hamit elsabah bu da kameramanım cevat kelle.." lafinin hemen ardindan agzinda sigarasiyla eliyle verdigi muhtesem selami unutmak mumkun degil.

Zaman Kotu ...

Tuesday, October 14, 2008

Sweet Sixteen



Britanya topraklarini urettigi bir baska basarili yapim. 16 yasinda Glascow'un uyusturucu dunyasina girmek zorunda kalan Liam'in huzunlu hayatini anlatan bu filmde Ken Loach'un ne kadar önemli bir yönetmen oldugunu anlamis bulunuyoruz. Belki bin kere islenen bir konuyu bu kadar gercekci ve etkileyici anlatmasi bunun en onemli kaniti bence. Filmi izleyecek olanlar, cok iyi ingilizce bilseler bile altyazisiz pek bisey anlayamayacaklari agir Iskoc aksanina hazirlikli olsunlar.